Antik çağ dönemindeki demokrasi uygulamalarından günümüzdeki modern demokrasi uygulamalarına değin temsilcilerin ve yöneticilerin se-çimi ve atanmasında kayırma ve kollamacılıktan uzak bir liyakat sistemini oluşturmak hiç de kolay olmamıştır. Bugün en gelişmiş ve medeni olarak tanımladığımız ülkelerde dahi seçilmiş liderlerin ve temsilcilerin bilgi, liyakat, etik, erdem ve sair değerler açısından fazlasıyla sorgulanır durumda olduğu pekâlâ bilinmektedir. Trumpmania bunun en basit ve yakın tarih örneğini oluşturur. Bir liderin karakteri, davranış ve tutumları, sahip olduğu değerleri sorgulanır olmasına rağmen seçmenler nezdinde bazen bunun bir karşılığı olmayabilmektedir. Buradan bakınca demokrasilerde seçmenlerin irrasyonel karar ve seçimleri ana sorun olarak görülebilir.
Epistokrasi ya da bir başka ifadeyle epistemik demokrasi temsilcilerin ve yöneticilerin seçimi ve atanmasında bilgi, eğitim, uzmanlık gibi değerlerin önemli olduğunu savunur. Meritokrasiise daha genel manada liyakat ilkelerinin önemli olduğuna dair bir yaklaşımdır. Meritokrasiepistemik değerlerin (akıl, zekâ, kapasite, muhakeme gücü, bilgi vs.) ; aksiyolojik değerlerin (etik, erdem vs.) ve diğer liyakat değerlerinin (beceri, yetenek, ye-terlilik, ustalık, maharet, ehliyet, kifayet vs.) bir bütün olarak önemli olduğunu savunur. Epistokrasi modern demokrasilerdeki seçmen cehaletinin yol açtığı sorunlara radikal bir öneri ile çözüm sunar: cahil-cühela seçmenlere oy hakkı verilmemesi ya da bilgi ve eğitim sahibi seçmenlerin oylarının daha fazla değerli kılınması. Epistokrasi liyakat değerleri içerisinde sadece bilgi ve eğitime önem veren bir yaklaşımdır; bu bakımdan meşruiyeti ve kabul edilebilirliğine dair pek çok soru işareti bulunmaktadır. Meritokrasi ise epistok-rasinin temelini oluşturan bilginin yanısıra diğer liyakat değerlerinin insan kaynaklarının seçimi ve atanmasında esas alınması görüşünü dile getirir. Meritokrasinin karşı karşıya bulunduğu ana sorun yukarıda da ifade ettiğimiz üzere irrasyonalitedir. Seçmenlerin irrasyonel karar ve seçimleri sonucu göreve gelen bir devlet başkanı yada temsilcilerin liyakat sahibi oldukları her zaman sorgulanır olmak durumundadır. Bu monagrafide meritokrasi ve epistokrasinin teorik ve felsefi temellerini inceleyen çalışmalarımız yeralmaktadır.